Ali Esmer
Söke Ticaret Odası, geçtiğimiz günlerde aldığı bir kararla adeta iş dünyasının omzuna yeni bir yük daha bindirdi. Gerekçe belli: yeni hizmet binası inşa edilecek. Peki yöntem ne? Türkiye genelinde uygulanabilecek en yüksek aidat tarifesinin Söke’de yürürlüğe konması.
Bu kararın ardından Söke Ticaret Odası üyeleri, İstanbul, Ankara, İzmir ve Gaziantep gibi dev şehirlerdeki iş insanlarından bile daha yüksek aidat ödeyen bir noktaya geldi.
Bir başka deyişle: Türkiye’nin en pahalı aidatını ödeyen iş insanları artık Söke’de.
Evet, kurumsal bir yapının fiziksel koşulları önemlidir. Modern binalar, teknolojik altyapılar, daha iyi hizmet ortamları elbette ki değerlidir. Ancak unutulmaması gereken temel bir gerçek var: Hiçbir bina, içi boş bir güvenin yerine geçemez.
Üyelerine danışmadan, şeffaf bir bilgilendirme yapmadan alınan bu aidat kararı; sadece ekonomik değil, etik ve yönetsel bir sorundur.
Bugün Söke’de pek çok işletme ayakta kalmaya çalışıyor. Kimi enerji faturasıyla boğuşuyor, kimi çalışanını işten çıkarmamak için bankalara borçlanıyor. Böyle bir ekonomik atmosferde yeni bina bahanesiyle “zorunlu bağış” niteliğinde rekor aidatlar dayatmak, gerçeklikten uzak bir yaklaşımdır.
Bu karar sadece parayla ilgili değildir. Aynı zamanda kurum-üye ilişkisinin doğrudan test edildiği bir süreçtir.
Aidat bir yük değil, gönüllü katkı haline gelmelidir. Bunun yolu da; katılımcı yönetim, açık bütçe, detaylı bilgilendirme ve en önemlisi hesap verebilirliktir.
Bugün Ticaret Odası üyeleri, yeni binanın maliyeti, mimarisi, yüklenicisi, ihale süreci gibi en temel bilgilere bile hâkim değildir.
Bu durum, şeffaflık ilkesinin askıya alındığını göstermektedir. “Siz ödeyin, biz yaparız” anlayışı; çağdaş oda yönetimi anlayışının tam tersidir.
Söke, her zaman girişimciliğiyle, üretkenliğiyle, birlikte başarma kültürüyle öne çıkmış bir kenttir. Ancak bu karar, “birlikte” değil, “tepeden” yönetme pratiğinin örneğidir.
Oda üyeleri artık yalnızca aidat değil, adalet de talep etmektedir.
Yapılması gereken, bu kararın acilen askıya alınması, üyelerle geniş katılımlı bir toplantı düzenlenerek yeniden görüşülmesidir. Yeni bina gerekiyorsa, bunun yükü herkesin omzuna adil şekilde, isteyerek ve şeffaf biçimde bindirilmelidir.
Bugün Söke’de sadece bir yapı değil, bir güven krizi inşa ediliyor. Bu yol çıkmaz bir yoldur.
Söke Ticaret Odası, temsil ettiği insanların güvenini kaybetmeden önce bu karardan dönmeli, üyeleriyle birlikte ve onların rızasıyla hareket etmeyi öğrenmelidir.
Unutulmamalı ki; tuğladan bina yapmak kolay, ama yıkılan güveni yeniden inşa etmek zordur.
Ali Esmer